Mor şafak gökyüzünü menekşe rengine boyarken, uzak dağların gizli vadisinde gümüş bir kurdele gibi çağlayan Kristal Şelale, gece damlalarını kırağıyla süsler, her sıçrayan su tanesi yerde kristal çiçeğe dönüşürmüş. Efsaneye göre kim o serin perdenin ardında kalbinden dökülen en dürüst sözcükleri fısıldarsa, periler o sözleri göğe işler, sonsuza dek parlayan bir aşk destanı yazar, derlermiş.
Bu efsanenin peşine düşenlerden biri, mermer bloklara hayat veren cesur taş ustası Eren’miş; diğeri ise tınısıyla rüzgârı susturan arp sanatçısı Leyan. Birbirini tanımadan, aynı dolunay takvimiyle yola çıkmışlar: Eren, kalbinde kırılgan bir umut; Leyan, notalarının arasında sakladığı gizli bir özlem taşıyormuş. Sisli ormanları, yıldızlarla aydınlanan gölleri geçerken her biri korkularını geride bırakmış; kader, görünmez bir gümüş iplikle adımlarını birbirine dokumuş.
Dolunay beyaz bir ayna gibi gölette yansıdığında ikisi aynı anda şelalenin titrek perdesine varmış. Damlacıklar kandil misali ışıldıyor, gölgeyle ışık arasına gökkuşağı halkaları çiziyormuş. Eren, kristal damlaların cilaladığı kayaya isimsiz bir kalp oymaya koyulmuş; Leyan, arzularını arpının tellerine yükleyerek şelalenin gürültüsüne sevdanın ezgilerini katmış. Su ve ses birbirine karışınca yakamozlar altın mürekkep gibi yüzeyi boyamış.
Ansızın görünmez bir rüzgâr perdeyi aralamış, berrak kayaların ardında saklı bir salon ışıldamış. Tavandan sarkan binlerce kristal, Eren’in oydığı kalbi ay ışığıyla doldurmuş, Leyan’ın melodisini yüzlerce kez yankılamış. Işık ve ses buluştuğunda havada inci harflerle şu cümle parlamış: “İki yürek aynı anda cesaret ederse, zaman bile kristale dönüşür.”
Eren, Leyan’ın ellerini kavramış; su damlaları şiir gibi yanaklarına konarken şelale melodiyi ezberlercesine titremiş. Şafak söktüğünde kristal çiçekler yeni oyulmuş kalbin etrafında açmış, Leyan’ın arpı Eren’in yüreğinin ritmini çalmaya başlamış. Vedalaşırken Eren, şelale taşından minik bir kolye yapıp Leyan’a takmış; Leyan da son notasını kolyenin içine saklamış.
Yıllar geçip saçlara ak düşse de kolye vurdukça içindeki nota hafifçe titresin, kalplerine o geceyi hatırlatsın diye söz vermişler. Bugün dahi vadiden geçen seyyahlar, şelale ışığında dans eden iki gölge görür, suyun gizli şarkısını duyar ve şu öğüdü cebine koyarmış: “Aşk, öyküsünü yazacak cesareti bulduğunda suyu bile taşa dönüştürür; dilediğin destan kalbinde hazır, sadece tınısını duyacak kadar sessiz ol.” Ve derler ki her dolunay gecesi su perileri o şarkıyı mırıldanır; dinleyen her yürek cesaretle çarpınca, kristal çiçekler yeniden filizlenir.
İlgili Kategoriler