Bir varmış bir yokmuş, “Motor Diyarı” adında renkli bir kasabada, konuşan arabalar, bisikletler ve hatta traktörler bile yaşarmış. Bu diyarın en sevimli arabası, turuncu rengi ve üzerindeki çiçek desenleriyle “Mıcır” adında küçük bir araçmış. Mıcır, biraz eski ama yüreği altın gibi parlarmış. En yakın arkadaşı ise kasabanın en meraklı çocuğu Elif’miş. Elif, her sabah Mıcır’ı temizler, motorunu yağlar, birlikte orman gezintilerine çıkarlarmış.
Bir gün, kasabaya heyecanlı bir haber yayıldı: “Altın Tekerlekler Yarışı” düzenlenecekmiş! Kazanan, hem altın bir kupa hem de “Motor Diyarı’nın En Hızlısı” unvanını alacakmış. Elif, hemen Mıcır’a atladı: “Hadi katılalım! Sen dünyanın en harika arabasın!” Mıcır, tekerleklerini gıcırdatarak, “Ama ben diğer yarışçılar kadar hızlı değilim ki…” diye mırıldanmış. Elif gülümsemiş: “Önemli olan hız değil, yürektir!”

Yarış günü, kasaba meydanı rengârenk bayraklarla süslenmişti. Katılımcılar arasında, kırmızı bir spor araba olan “Şimşek”, mor bir motosiklet “Rüzgar” ve kocaman bir kamyon “Titan” varmış. Hepsi Mıcır’a alaycı bakışlar atıp, “Sen mi yarışacaksın? Tekerleklerin paslanmış!” diye gülmüşler. Elif, Mıcır’ın yanağını okşayıp, “Onlara gülümseyerek cevap verelim,” demiş.
Düdük çalınca, yarış başlamış! Yarışçılar, ormanın içinden geçen dolambaçlı yola dalmış. İlk engel, devrilmiş bir ağaçmış. Şimşek ve Titan, ağacı görünce durmuş: “Bunu nasıl geçeceğiz?” diye homurdanmışlar. Elif, Mıcır’ın bagajından bir ip çıkarmış: “Hep birlikte çekelim!” Tüm yarışçılar ipe asılıp ağacı kenara itmiş. Mıcır, “Teşekkürler!” diye seslenmiş, ama diğerleri cevap bile vermeden hızla uzaklaşmış.
İkinci engel, çökmüş bir köprüymüş. Rüzgar, “Buradan atlayamayız!” diye paniklemiş. Elif, etraftaki taşları toplayıp köprüyü onarmış: “Yavaş geçelim, güvenli olsun!” Mıcır, titreyerek karşıya geçmiş. Diğer yarışçılar ise taşları görmezden gelip tekerleklerini çamura saplamışlar.
Son engel, yaralı bir tilki yavrusuymuş. Yolun ortasında ağlayan tilkiyi görünce, Şimşek, “Zaman kaybetmeyelim!” diye bağırmış. Ama Elif ve Mıcır hemen durmuş. Elif, tilkiyi kucağına alıp yarasını sarmış. Tilki, “Annemi arıyorum…” diye hıçkırmış. Mıcır, “Telaşlanma, seni güvenli bir yere götüreceğiz,” demiş.

Tam o sırada, yarışın bitiş çizgisinden zafer sesleri yükselmiş. Şimşek, kupayı kazandığını sanıyormuş. Ama kasaba halkı, Elif ve Mıcır’ın yardımseverliğini izlemiş. Başkan, “Asıl kazanan, yüreğiyle yarışanlardır!” diye duyurmuş ve altın kupayı Mıcır’a vermiş. Şimşek, utancından kıpkırmızı kesilmiş: “Belki hız değil, dostluk önemlidir…”
O günden sonra, Motor Diyarı’nda yarışların kuralı değişmiş. Artık her yarışta, yardım etmek puan kazandırırmış. Elif ve Mıcır, orman gezintilerine çıktıklarında, tilki yavrusu onlara el sallar, kuşlar şarkı söylermiş.
Ders: Bu masal bize şunu öğretir: Hayattaki gerçek zafer, başkalarına yardım ederek kazanılır. İyilik, en dik yokuşları bile aşmanın anahtarıdır.
