Bir zamanlar, bulutlara dokunabilecek kadar yüksek dağların eteğinde, rengârenk balonlarla süslü bir araba şehri varmış. Bu şehirde, gökyüzüne bakıp hayaller kuran, birbirine sevgiyle gülümseyen arabalar yaşarmış. Şehrin en hayalperest aracı ise Mavi Bulut adında, mavi-beyaz bulut desenli, uçmayı hayal eden küçük bir otomobilmiş. Mavi Bulut, her sabah tepedeki bulutlara bakıp iç geçirirmiş:
“Keşke kanatlarım olsa da gökyüzünde süzülebilsem…”
Ancak şehrin lideri Gri Aslan, onu her defasında uyarırmış:
“Arabalar tekerlekleriyle güzeldir, Mavi Bulut. Hayallerin peşinden koş ama ayakların yere bassın.”
Bir gün, şehre Gökyüzü Festivali haberi gelmiş. Festivalde, özel tasarlanmış arabalar bulutların arasında yarışacakmış. Mavi Bulut, hemen atölyeye koşmuş ve arkasına kocaman bir paraşüt takmış. “Artık uçabilirim!” diye sevinmiş.

Yarış günü, tüm şehir tepede toplanmış. Mavi Bulut, heyecanla başlama çizgisine geçmiş. Yanında, dev kanatları olan Altın Kartal ve roket motorlu Kırmızı Meteor varmış. Düdük çalınca, Mavi Bulut paraşütünü açmış ve rüzgâra kapılıp yükselmiş. İlk başta her şey harika gidiyormuş: Bulutlara dokunuyor, kuşlarla yarışıyormuş. Ama aniden, sert bir rüzgâr paraşütünü savurmuş ve Mavi Bulut’u bir kayanın üzerine düşürmüş. Tekerleği bükülmüş, motoru hırıldamaya başlamış.
O sırada, yarışı izlemek için tırmanan Sarı Tırmanış adında, tekerlekleri kaya gibi sağlam bir jeep, Mavi Bulut’un yardım çağrısını duymuş.
“Endişelenme, seni aşağıya indireceğim!” demiş Sarı Tırmanış, halatını sallayarak.
Ama Mavi Bulut direnmiş: “Hayır! Yarışı bitirmeliyim!”
Sarı Tırmanış, yumuşak bir sesle konuşmuş:
“Ben de gençken yarışlarda düşmüştüm. O gün, yarışmak kadar tamamlamanın da önemli olduğunu öğrendim.”
Mavi Bulut, gözyaşlarını silerek, “Peki… Bana yardım eder misin?” demiş. Sarı Tırmanış, onu dikkatlice aşağıya indirmiş. Aşağıda, şehrin tamircisi Mor Tornavida, tekerleği hemen düzeltmiş:
“Bir dahaki sefere, kanatlarına ek olarak sağlam tekerlekler de tak, olur mu?” diye gülmüş.

Ertesi sabah, Mavi Bulut meydanda herkese seslenmiş:
“Gökyüzüne çıkmak istiyorum ama bu sefer birlikte! Bana katılan var mı?”
Turuncu Balon ve Yeşil Yaprak adlı iki küçük araba, “Biz de varız!” diye korna çalmış.
Hep birlikte, Mavi Bulut’un paraşütüne renkli balonlar bağlamışlar. Sarı Tırmanış, kayalıkları kontrol ederken, Mor Tornavida güvenlik kemerlerini kontrol etmiş. Bu sefer, Mavi Bulut yalnız değilmiş! Rüzgâr estiğinde, renkli balonlar onu yavaşça gökyüzüne kaldırmış. Turuncu Balon, “Sağa dön!” diye bağırırken, Yeşil Yaprak haritayı tutuyormuş. Sonunda, bulutların üzerinde altın renkli bir gün batımına tanık olmuşlar.
Şehre döndüklerinde, Gri Aslan onları alkışlarla karşılamış:
“Bugün hepimiz öğrendik ki, hayallerimiz bizi yükseltir, dostlarımız ise ayaklarımızı yere bastırır.”
Mutlu Son ve Küçük Ders:
Mavi Bulut, artık hem gökyüzünü seviyor hem de tekerleklerinin değerini biliyormuş. Şehirdeki her araç, bu macerayı anlatırken içi gururla dolarmış. Bu masal bize şunu fısıldar: “Hayallerimiz büyük olsun, ancak dostlarımızın desteği olmadan hiçbir hedef tek başına ulaşılamaz.”
