Bir varmış, bir yokmuş… Anadolu’nun güneşli bir köyünde, akıllılığıyla ün salmış Nasreddin Hoca yaşarmış. Hoca, koca sarığı, uzun cübbesi ve sırıtan eşeğiyle köy meydanında dolaşır, kimin derdine çare bulsa, bir de üstüne güldürür, yürekleri ısıtırmış. Bir yaz günü, köyü kavuran bir kuraklık başlamış. Dereler kurumuş, tarlalar çatlamış, çocukların yüzündeki gülücükler solmuş. Hoca, eşeğinin sırtında ormanda dolaşırken, kocaman bir meşe ağacının dibinde durmuş. Ağaç, yapraklarını hışırdatıp “Ey Hoca, köyün kaderini değiştirecek bir sırrım var!” diye fısıldamış.
Şaşkınlıkla ağaca yaklaşan Hoca, gövdesinde altın harflerle yazılı bir not görmüş: “Köklerimdeki su, ancak doğru soruya cevap verirse akar.” Hoca, sakalını sıvazlayıp düşünmüş: “Peki, en büyük hazine nedir?” diye sormuş. Ağaç, “Altın değil, bilgelik!” diye gürlemiş. O anda, köklerinden berrak bir su fışkırmış! Hoca, hemen köylüleri toplamış: “Gelin, bu suyu paylaşalım!” demiş.

Köylüler sevinçle kovalarla su taşımış, tarlalar canlanmış. Ama köyün zengin ve cimri Bey Efendi, ağacın yanına gizlice gidip “En büyük hazine altın mıdır?” diye sormuş. Ağaç, “Hayır, cömertliktir!” deyince, Bey Efendi’nin ayaklarının dibinden çamur fışkırmış! Tepesi atan Bey Efendi, ağacı kesmek için adamlarını göndermiş.
Nasreddin Hoca, durumu öğrenince ağacın önüne dikilmiş: “Beyim, ağacı kesersen, köyün son umudu da söner!” demiş. Bey Efendi gülmüş: “Su benim olsun, herkese satarım!” Hoca, kurnazca bir tebessümle “Peki, bir anlaşma yapalım. Ağaca üç soru sor, hepsine doğru cevap verirsem su senin olsun!” demiş.

Bey Efendi’nin ilk sorusu: “Dünyanın en değerli şeyi nedir?”
Hoca, sakalını sıvazlayıp: “Bir çocuğun kahkahasıdır!” demiş. Ağaç onaylamış.
İkinci soru: “En büyük güç nedir?”
Hoca: “Birlikte atmak için yürekleri birleştiren sevgidir!”
Üçüncü soru: “En büyük ceza nedir?”
Hoca, Bey Efendi’ye bakıp: “Açgözlünün yalnız kalmasıdır!” diye yanıtlamış.
Ağaç, her cevapta köklerinden su fışkırtmış. Bey Efendi, utancından yere bakarken Hoca elini uzatmış: “Beyim, suyu paylaşırsan, köy seni de kucaklar!” demiş. Bey Efendi, pişmanlıkla suyu köyle paylaşmaya söz vermiş.

Mutlu Son ve Ders:
Köyde artık herkes suyu hakça bölüşmüş. Bey Efendi, cömertliği öğrenip aşevi açmış. Nasreddin Hoca ise her akşam meşe ağacının altında çocuklara masal anlatır, “Bilgi, yürekte büyür; açgözlülükse kökleri kurutur!” dermiş.
Küçük Mesaj: Gerçek hazine, paylaştıkça çoğalır! Yüreği cömert olanın sofrası hiç boş kalmaz. 🌳💧
