Bir varmış, bir yokmuş… Dünyanın en güney ucunda, buzlarla kaplı uçsuz bucaksız bir diyarda Nehir adında küçük bir penguen doğmuş. Rüzgârın bitip tükenmez uğultusu arasında, annesiyle babasının sıcak kanatları altında büyüyen Nehir’in içinde kocaman bir merak varmış. Beyaz ufka bakarken hep “Buranın ötesinde nasıl bir dünya var?” diye düşünürmüş. Annesi “Sabırlı ol evladım,” der; babası “Önce yüzmeyi tam öğren,” diye öğüt verirmiş.
Nehir günlerini yaşıtlarıyla kayarak, yüzme alıştırmaları yaparak geçirirmiş. Denizin karanlığı korkutsa da renkli balıkları görünce hayallere dalar, “Bir gün büyük balinaları da göreceğim,” dermiş.
Bir sabah sürüde tedirgin bir haber yayılmış: Dev bir buz kütlesi kopmuş, sahile doğru sürükleniyormuş. Eğer yaklaşırsa avlanma yollarını kapatacak, yavrular aç kalacakmış. Yaşlı penguenler kaygıyla “Ne yapacağız?” diye tartışırken Nehir, “Ben de yardımcı olabilir miyim?” diye atılmış, fakat küçüklüğü yüzünden ciddiye alınmamış.
Merakı ve cesareti ağır basan Nehir, şafak sökmeden gizlice yola koyulmuş. Fırtına yaklaşsa da yüreğindeki sıcaklık korkusunu bastırmış. Dalgalar arasında ilerlerken uzakta, suların üstünde yükselen devasa buz kütlesini görmüş. O sırada bir kayalıkta toplanmış fokları fark etmiş. Cesaretini toplayıp seslenmiş:
—Merhaba, ben Penguen Nehir. Bu buz kütlesi sürümüz için tehlike oluşturuyor. Ne yapabiliriz?
En yaşlı fok, dostça yaklaşmış: “Küçük penguen, sizin sahilinizin önünde güçlü bir akıntı var. Buz kütlesi ona kapılırsa başka yöne savrulur, belki size hiç ulaşmaz.” Nehir sevinçle teşekkür etmiş, fakat fırtına şiddetlenmiş.
Geri dönerken dalgalar Nehir’i yormuş; tam umudu tükenecekken foklar yardıma koşmuş, onu sırtlarında dengede tutarak sahile kadar eşlik etmişler. Nehir soluk soluğa sürüyü toplamış: “Buz kütlesi akıntıyla yön değiştiriyor, geçiş yolumuzu kapatmayacak!” demiş. Büyükler şaşkınlıkla “Bunu nasıl öğrendin?” diye sorunca olan biteni anlatmış.
Günler geçmiş, gerçekten de buz kütlesi başka yöne savrulmuş, penguenler avlanmaya devam etmiş. Sürünün büyüğü gururla “Nehir küçük ama yüreği büyük,” demiş. Anne ve babası sevgiyle bakmış: “Merakın ve cesaretinle herkese umut verdin.”
O günden sonra Antarktika’da her yavruya “Nehir’in Keşif Yolculuğu” masal diye anlatılır olmuş. Masalın öğrettiği ders şudur: Dostluk ve yardımlaşma, en soğuk denizleri aşar, küçük kalpleri kocaman kahramanlara dönüştürür.
Ne zaman güney rüzgârı kor gibi eser, penguenlerin neşeli çığlıkları fokların sesine karışır; beyaz buz dağlarının arasında yeni masallar filizlenir, cesaret kıvılcımları nesilden nesile yayılırmış.