Uzak bir ormanda, dev ağaçların gölgelediği mantar evlerden oluşan minik bir köy varmış. Burada mavi, sevimli ve birbirini tamamlayan Şirinler yaşarmış. Kırmızı şapkalı Şirin Baba bilgeliğiyle öne çıkar; Gözlüklü sürekli kitap okur, Güçlü iri kütükleri tek hamlede kaldırır, Miskin fırsat buldukça uyuklar, Şirine şefkatiyle herkesin içini ısıtır, Süslü ayna karşısında şapkasını süsler dururmuş. Sabahları neşeli kahkahalar köyü doldurur, kuş cıvıltıları bu mutluluğa eşlik edermiş.
Bu huzurun tek düşmanı, kötü kalpli büyücü Gargamel ve kedisi Azman’mış. Gargamel bir gün şatosunda, çiçekleri kurutup ormanı çoraklaştıracak bir iksir hazırlamış: “Bu kez mavi yaratıkları ele geçireceğim!” diye kükremiş. Kara bulutlar yükselirken Şirin Baba tehlikeyi sezmiş, Gözlüklü, Güçlü ve Şirine’yi yanına çağırmış: “Ormanda tuhaf bir değişim var; hemen araştırın.”
Keşif ekibi yola koyulmuş. Yaprakların rengi soluyor, çiçekler boynunu büküyormuş. Bir ağacın dibinde tuhaf, yapışkan bir madde bulmuşlar. Gözlüklü küçük bir şişeye örnek alıp köye dönmüş. Şirin Baba maddenin Gargamel’in sihri olduğunu anlayınca yüzü asılmış: “Doğa zehirleniyor; durmazsak köy yok olacak.” Panikleyen Şirinleri sakinleştirip bir plan kurmuş:
- Güçlü ve Miskin, Gargamel’in dikkatini dağıtacak.
- Gözlüklü ve Şirine, hazırladıkları panzehiri kazana boşaltacak.
- Süslü köyde kalıp savunma tedbirlerini yönetecek.
Ertesi sabah Şirinler gizlice şatoya sızmış. Güçlü Şirin Azman’ı peşine takmış, Miskin kapıda kocaman bir hapşırık patlatıp Gargamel’i öfkeyle dışarı koşturmuş. O karmaşa sırasında Gözlüklü ve Şirine laboratuvara girip panzehiri kazana dökmüş. Kazan bir anda sarı-yeşil ışıkla parlamış, ardından sönen alevler iksiri etkisiz bırakmış. Kurumuş çiçekler canlanmaya, yapraklar yeşermeye başlamış. Gargamel çılgınca bağırmış ama Şirinler çoktan ormanın patikasında hızla uzaklaşıyormuş.
Köye döndüklerinde büyük bir sevinçle kucaklaşmışlar. Şirin Baba gülümseyerek, “Gargamel’in kötülüğü, bizim dostluğumuzdan güçlü olamaz,” demiş. Kuşlar yeniden şakımış, çiçekler mis kokularını saçmış. Şirinler mantar evlerinin önünde şarkılar söyleyip zaferlerini kutlarken orman, masalsı huzuruna kavuşmuş.
Böylece Şirinler’in cesaret, dayanışma ve sevgi dolu öyküsü sona ermiş; gökyüzünde güneş açtığında mantar evlerin arasından yükselen kahkahalar, şirinliğin gerçek gücünün kötülüğü daima alt edeceğini fısıldamaya devam etmiş.