Bir varmış, bir yokmuş… Dağların doruklarını beyaz bulutların örttüğü, yemyeşil ovaların uzandığı bir memlekette küçük bir kasaba ve ortasında çiçeklerle çevrili minicik bir tren istasyonu varmış. Bacasından tüten duman, yaklaşan treni müjdeler; uzaklardan yükselen düdük sesi çocukları sokağa koştururmuş. İstasyon şefi Burhan Efendi kırmızı bayrağıyla her sabah “Lokomotif Lale”yi karşılarken bahçedeki arılar ve kuşlar da adeta şenlik yaparmış.
Bir ilkbahar günü, kasabaya ilk kez gelen meraklı gözlü Sude, ailesiyle büyük şehre gidecekmiş. Trenin koridorlarını, “çuf çuf” sesini düşler; annesi sabırla “Birazdan bineriz,” dermiş. Derken Lokomotif Lale istasyona girip hayatı canlandırmış: inen–binen yolcular, el sallayan akrabalar, Burhan Efendi’nin gür sesi… Sude küçük çantasını kucaklayıp vagona adım atmış. Ahşap kokulu içerde yumuşacık koltuklar, geniş pencereler, loş lambalar varmış.
Beş dakika sonra tren hareket etmiş. Raylar üzerinde sallanan vagonlar Sude’nin kalbini pır pır ettirirken kasaba geride kalmış; pencereden uçsuz bucaksız tarlalar, koyu gölgeli ormanlar, gümüş gibi parlayan nehir görmüş. Yan kompartımanlardaki yolcular keyifle sohbet ediyor, küçük atıştırmalıklarını paylaşıyormuş. Sude annesine “Ne kadar güzel bir serüven!” diye fısıldamış.
Fakat az sonra tren yavaşlamış; ileride ray bakım çalışması varmış. Lokomotif Lale durunca kimileri “Hadi, acele edelim!” diye söylenmiş, kimileri pencereye dalmış. Görevliler izin verince Sude annesiyle kapıdan inmiş; gölgedeki ağaçlar altında kısa bir yürüyüş yapmış, orman kuşlarının cıvıltısını ve taze çiçek kokusunu içine çekmiş. Küçük mola uzun yolun yorgunluğunu silmiş.
Tamir ekibi işini bitirince tren düdüğünü öttürmüş, herkes vagonlara dönmüş. Motor gümbürdemiş, Lokomotif Lale yeniden tarlaların ve ağaçların arasından hızla süzülmüş. Sude son bir kez arkaya baktığında işçilerin gülerek el salladığını görmüş; içinden “Bazen hayat durur ama o duraklamada da keşfedilecek güzellikler vardır,” diye geçirmiş.
Gün batımına yakın büyük şehrin istasyonu görünmüş: yüksek binalar, kalabalık sokaklar… Yine de ray kenarındaki renkli çiçekler Sude’ye kasabadaki laleleri anımsatmış. Annesi “Nereye gidersek gidelim, bir güzellik buluruz,” deyince yüzü gülümsemeyle aydınlanmış.
Perona yanaşan tren durunca yolcular bagajlarını toplayıp yorgun fakat mutlu inmişler. Lokomotif Lale kısa bir nefeslenme sonrası geri dönüşe hazırlanırken Sude, Burhan Efendi’ye uzaktan el sallamış. O da şapkasıyla selam vermiş: “Raylar boyunca yeni masallar sizi bekler!”
Gökten üç elma düşmüş: biri masalı dinleyen miniklere, biri anlatan ebeveynlere, biri de sabırlı, kocaman yürekli Lokomotif Lale’ye… Her yolculuk yeni bir umut, her durak yeni bir keşif olsun; raylar, insanları sevgiyle birbirine bağlasın.